1. GİRİŞ
Koltuk, arka tarafına dayanmak için bir kısmı olan ve yan taraflarında kol dayamaya mahsus yerleri olan oturma mobilyasına verilen addır.
Günlük hayatımızda yatmak bir insan için ne kadar gerekli bir işlev ise oturmada o denli önemli olan günlük olağan hareketlerimizdendir.
İnsanoğlunun vücut yapısına uygun oturma elemanlarının yapımı ilkçağ mobilya sanatı döneminden itibaren başlamıştır.
Koltuk, estetik değeri olan bir süsleme ve kullanım aracı olarak, işlevsel değeri ile mekanın kullanışlılığında, estetik değeri ile mekanın güzel yada çirkin görünmesinde etkili olmaktadır. İlk insanlarca önceleri taş, ağaç, metal gibi malzemelerden yapılmıştır. Yaşamın daha karışık ve çok yönlü bir hal alması ve gereksinimlerin artması ile koltukta çeşitlilik ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak kullanılan malzemelerde artmıştır. Zamanla çeşitli kullanım amaçları için çoğaltılan koltuklar form ve estetik yönden de geliştirilerek her çağın kendine özgü çizgi ve işleme zevklerini de içermiştir
Bilgisayar çağı denilen günümüzde teknolojinin geldiği nokta itibarı ile oturma grupları oluşturulurken öncelikle insanın ergonomik yapısına uygun, sağlıklı, uzun ömürlü ve estetik ölçülere en uygun tasarımlar dikkate alınmaktadır.
Bugün ise koltuk tasarımı yapılırken insan vücut ölçüleri, konstrüksiyon durumu, kullanılan malzeme özellikleri göz önünde bulundurularak yapılmakta, bu sayede rahat, kullanışlı, uzun ömürlü koltuklar tasarlanabilmektedir.
2. KOLTUK
Koltuk, boyutları ve şekli insan vücudunun ölçülerine uygun olan bir veya birkaç kişinin oturmasına yarayan, esas taşıyıcı kısımları ahşap masif malzemeden yapılan, oturma yüzeyi ve arkalığı elastik olan veya elastik olmayan kolçaklı ve kolçaksız mobilyadır
2.2. Tarihsel Gelişimi
İnsanoğlu fiziksel ve biyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için, ihtiyacı olan elemanları sağlamaya başladığında, işlerini ayaküstü yapmak yerine, oturarak yapmayı tercih etmeye başladı. Son yetmiş yıl içinde çalışma koşulları hızlı biçimde değişime uğramıştır. İnsanlar daha çok oturarak yapabilecekleri işlere yönelmişlerdir.
İnsan oturma ihtiyacını önceleri yerde veya doğada bulduğu yüksekliklerle karşılamıştır. Bu arada çevresini şekillendiren, oturduğu nesnelere de biçim kazandırma çabasına girmiştir
2.3. Dönemlere Göre Koltuklar
2.3.1. İlkçağ Mobilya Sanatı (M.Ö.-4000-M.S.-476)
2.3.1.1. Mısır sanatı
Mısır’da Eski Krallık döneminde mobilya türleri genelde taştan olup, estetik önem taşımazdı. Ancak yeni krallık döneminde Mısırlılar ahşap koltuğu geliştirip mobilya tarihine imzalarını atmışlardır. Zarif, düşünülerek tasarlanmış ve dekore edilmiş parçalara bu tarihlerde rastlanır.
Mısırlılarda genelde mobilya ayakları aslan pençesi, kartal perçesi mobilya kakmaları ise yaprak, nilüfer çiçeği ve papirüs motifleri ile süslüdür. Dini sembol olarak Sfenks, yılan ve kartal kullanılıp kırmızı, siyah, sarı ve mavi renklere ağırlık verilir. Sedir, selvi ve abanoz ağacı kullanılır.
Mısırda Eski krallığın başlangıcında iki tür oturma mobilyası vardı. Bunlardan ilki basit yapılı, kare ayaklı, kemer destekli, genellikle deri ile kaplanmış katlanır tabureler, ikincisi yatak ve divanlardan esinlenilerek yapılmış arkası parmaklı veya papirüs sapı ile örülmüş boğa ve aslan ayaklı koltuklardır
Bu koltuklardan soldaki III. Ramses dönemine ilişkin çok süslü bir koltuktur. Ayaklar ve kayıtlar sarma motifler ve insan figürleriyle bezenmiştir. Oturma yerini ve arkalığı kaplayan deri döşeme zamanla çürümüş ve yenilenmiştir.
Sağdaki koltukta ayaklar tornada çekilmiştir. Koltuğun yan kayıtları arasına konulmuş dekope bir çiçek motifi görünüşü zenginleştirmektedir. Ayakların üzerinde mısır sanatının başlıca karakteristiklerinden birisi olan mekik biçimi oymalar yer almıştır.
Eski Mısır’da mobilya ayakları için aslan pençeleri yanı sıra fil ayakları da kullanılırdı. Bazen bu motifler karma biçimde yapılırdı.
2.3.1.2. Mezopotamya sanatı
Aşağı Mezopotamya’da Sümerler, yukarı Mezopotamya’da ise Asurlular yaşamışlardır. Asur mobilya sanatında insan figürleri, ayaklarda aslan pençesi, kozalak biçimleri, bronz kelepçeler, sarmal metal süsler yer almıştır. Asur mobilya sanatında metal aksesuarlar çok kullanılmış koltukların bir taht olarak kullanılması olasılığı da vardır. Bu nedenle oturma yüksekliği normalden fazladır. Ön tarafa bir ayak sehpası (basamağı) konulmuştur. Mezopotamya’da yaşayan diğer uygarlıkların mobilya sanatlarına ilişkin kalıntılar görülememiştir
2.3.1.3. Yunan ve roma sanatı
M.Ö. 400’lerde Yunan medeniyeti doruğuna ulaşmış ve günümüze kadar gelen yuvarlak ve köşeli desenler bu dönemde geliştirilmiştir. Yunan mobilyasında hatlardaki zerafet dikkat çeker. Ahşap mobilyalar çam, metal, fildişi kakma ile süslüdür. Tunçtan yapılan mobilyalar ise yalnız zenginlerin evlerinde bulunur. Gümüş ve altın ile donatılmış olan bu mobilyalar ipek kumaşlarla kaplanır
Roma sanatı Yunan Sanatının bir uzantısı sayılabilir. Romalılarda oturma elamanlarının şeklini sınıfları belirliyordu. Antik tiyatrolarda önemli kişiler ön sıralarda taştan yontulmuş sandalye ve koltuklarda otururken halk arkalarda basit banklarda oturuyordu. Kavisli arkalığın aynı zamanda kolçağı oluşturduğu bir koltuk türü olan “Cathetra”lar özellikle dini kişilerce kullanılıyordu
Ayrıca Yunan ve Romalılarda mermer kanepe ve koltukları bahçe mobilyası olarak kullanılmıştır. Sfenks başlı kolçakları, aslan pençesi şeklinde ayaklarıyla bu mermer mobilyada yan ve arkalık yüzeyleri yılan ve yaprak motifleriyle özenle işlenmiştir
2.3.2. Ortaçağ Mobilya Sanatı (M.S. 476-1453)
2.3.2.1. Bizans sanatı
Bizans tarzı mobilya örneği olarak St. Peter’in dini kakma motifleriyle süslenmiş, hantal çizgilere sahip koltuğu gösterebiliriz.
2.3.3. Rönesans Mobilya Sanatı (M.S. 1453-1850)
2.3.3.1. İtalyan Rönesansı
Koltukta tornalı ayaklar, Bizans tipi dik arkalık, kolçak ucunda kartal başı oyma, geniş eğmeçler karmaşık bir görünüm vermektedir
2.3.3.2. Alman rönesansı
İlk denemelerde düz çizgileri ve yalın biçimiyle çağının süs anlayışından çok uzaklaşmaktadır. Ayak bağlantısını pekiştiren dekope alt kayıt Rönesans mobilyasında çok görülen bir özelliktir
Son dönemlerde koltuk özelliği ise, arka ayak ve kolçak geleceğe dönük bir formun izlerini taşır.
2.3.3.3. Fransız Rönesansı
Rönesans çağını simgeleyen Louis stillerinin ilk çizgileri (Şekil 2.7)’a ait bu koltukta izlenebilir. Koltuğu oluşturan parçalar arasındaki ölçü ve denge ilişkisi çok uyumludur. Kolçakların arka ayakla birleşme açısını üstten dolduran üçgen prizma takozlarla oymalı ön alt kayıt Rönesans’ın aplike süs anlayışının bir ürünüdür
2.3.3.4. Felemenk (Hollanda) Rönesansı
Rönesans sanatının ince süsleme eğilimi, bol figürlü torna ayaklar, mimaride konsollardan esinlenen destek takozları, alt bağlama kayıtları belirgin olarak izlenmektedir
2.3.3.5. İngiliz Rönesansı
İngiliz Rönesans mobilyasının belli başlı özelliği karmaşık ve ince çizgili bir süsleme yönteminin bütün yüzeylere uygulanmasıdır. Süslemeler uyumlu bir bütünlük göstermez
2.3.4. Klasik dönem
2.3.4.1. Barok sanatı
Değişik ülkelerdeki barok üslubunda yapılmış koltuk örnekleri
2.3.4.2. Louis XIV Stili
XIV. Louis stili oturma mobilyasında belli başlı değişiklikler ayakların eğmeçli, arkalıkların yanlarda düz, üstte çoğunluk simetrik taçlı köşelerde yuvarlak oluşudur.
Yüksek arkalıklı koltuklar, kolçaksız sandalyeler, tabureler bu dönemde yaygınlaşmıştır. Ön ayaklar eğmeçli olup, yaprak ve rozet kabartmalarla süslüdür. Ön ayaklar altta salyangoz biçimi alır ve tabanda daralarak yuvarlak pabuç ile biter. Özellikle kanepe ve koltuklarda ayaklar birer alt kayıtla pekiştirilir. Arkalıkların yanları düzdür; köşelerde birer yuvarlak dirsekle dönüş yapar
XII. Louis stilinden esinlenen (Şekil 2.12)’deki bu koltuk karma bir üslup özelliği gösterir. Nitekim bu koltukta Bizans, Gotik ve Rönesans dönemlerinin izleri belirgindir.
2.3.4.3. Louis XV Stili
XV. Louis stili mobilyanın özellikle koltuk günümüzde de çok beğenilen ve uygulanan tiplerdir. Ölçü, biçim ve süsleme yönlerinden son derece dengeli ve uyumlu olan bu mobilyadan bir koltuk örneği görülmektedir
2.3.5. Yeniçağ mobilya Sanatı
2.3.5.1. Louis XVI Stili
Sandalye ve koltuklarda arkalıklar dolu veya kupa, yürek biçiminde karma görünümlüdür. Dolu arkalıkların üzerinde çoğunluk simetrik bir taç bulunur. Oymalar derin değildir. Ölçüler dayanımın gerektirdiği limitlere kadar inceltilmiştir. Ağaç marketri (kakma) geçerlidir. Boya olarak koyu akaju ve bazen de okside yaldız kullanılmıştır. Oturma mobilyası çiçekli ve manzaralı ipek kumaşlarla kaplanmıştır. Ayaklar genellikle aşağı doğru daralan silindir biçiminde hazırlanmış, boy yönünde oluklar açılmıştır.
“Bergere”, yere ayakların rahatça basabileceği yükseklikte, geniş, kolçak yanları kapalı ve çoğunlukla oturma yerinde minderi olan koltuktur. Bu tip koltuklar bu dönemde çok tutulmuştur
2.3.5.2. Directoire (Direktuvar) Stili
Directoire mobilyasının başlıca özellikleri kare görüntülerin ağır basması, sandalye ve koltuk arkalıklarının çok yalın ve az eğmeçli yapılması, kolçak uçlarının kare biçimde bitmesi, süsleme motiflerinin az fakat zarif olmasıdır. Süslemeler çoğunlukla beyaz veya açık gri leke üzerine yaldızla işlenmiştir
2.3.5.3. Queen Anne Stili
Sandalye ve koltuklarda arkalıklar, arka ayağın uzantısı olarak, hafif bir içbükey eğmeçle yükselmiş, üstte çeyrek daire şeklinde arka kayıtla birleşmiştir
2.3.5.4. Thomas Chippendale (1718-1779)
Bu stilde konstrüksiyon sağlamlığına, biçim kadar önem verilmiştir
2.3.5.5. Empire sanatı
Empire sandalye ve koltuklarda ön ayaklar daire veya kare kesitli olarak genellikle düzdür. Bazen dışa doğru hafif bir eğmeç alır. Ayak yüzeyleri oluksuzdur. Tabanda pabuçlar top veya aslan pençesi biçiminde şekillenir. Arkalıklar sırta uygun eğmeçtedir.
2.3.5.6. George Hepplewhite
Oturma yüzeylerine döşemeden sonra ayrı bir minder konulmuştur. Kanepeler altı yada sekiz ayaklıdır. Bu sitilin en önemli özellikleri incelik ve zerafettir.
2.3.5.7. Robert Adam (1728-1792)
Mobilyalar hafif ve zariftir. Ayaklar düz veya eğmeçli olup, antik motiflerle süslüdür. Ayak tabanları blok topuzlu veya dışa doğru az eğmeçlidir.
2.3.5.8. Thomas Sheraton (1751-1806)
Bu stilin özellikleri ayakların daha incelmiş olması, kolçaklar (S) şeklinde bükülmesi, oturma bölümlerinin ve diğer mobilya tablalarının dairesel yapılması, arkalık üst kayıklarının düz veya köşelerden iç bükey olmasıdır.
Sheraton stilinde sandalye ve koltuk arkalıkları az veya çok oturma bölümünden yukarıdadır. Arkalık dolguları genellikle marul yaprağı, çok boğumlu dikey silindirik çubuklar ve değişik geometrik süslemelerle kompoze edilmiştir
2.3.6. Yakınçağ Mobilya Sanatı (1789-1900)
Bu dönem modern sitile geçiş dönemi olarak nitelendirilmiştir.
2.3.7. Çağımız Mobilya sanatı (M.S. 1900-……….)
2.3.7.1. Modern mobilya
Modern mobilya değişik ülkelerde o ülkeye özgü farklılık gösterir. Günümüzde mobilya gereksinimi o denli artmıştır ki özellikle okul, hastane, otel, sinema gibi yerlerde daha dayanıklı mobilya yapımı bir zorunluluk olmuştur
Modern stilde ayaklar düz, konik, kare dikdörtgen, daire kesitli olabilir. Konumları dikey yada eğiktir. Ağır ve dolu görünüşlü mobilyada kasa ayaklar da kullanılır. Modern mobilyada gövde bir prizma içine alınabilir. Gereksiz taşkınlıklar yoktur. Kullanışlılık ve rahatlık ön planda gelir. Oturma mobilyası alçak, geniş ve rahattır.
2.3.7.2. Kübik mobilya
Kübizm 1906 yıllarında ortaya çıkan, resim ve heykeli doğa biçimlerinin doğrudan doğruya taklidi dışında, bir plastik olgu olarak ele alınan bir sanat akımıdır.
Kübik mobilya ise kübik mimariden esinlenerek gelişti. İlk yıllar ağaca küresel biçimlerin verilmesi güçlüğü nedeni ile uygulama olanağı bulamadı. 1950 yılından sonra sentetik gereçlerin yaygınlaşması ile kübizm anlayışı mobilyaya da girmiş oldu.
Şekildeki verilen örneklerden anlaşılacağı gibi kübik mobilyada dairesel ve hareketli çizgilerden oluşan geometrik bir sentez egemendir
2.4. Koltuk Türleri
Koltuklar kullanılacak yerin özelliğine göre çok değişiklik gösterirler. Koltuklar kullanma şekline göre,
2.4.1. Oturma koltuğu
Oturma koltuğu, oturmak maksadıyla yapılmış ve arkalık yükseklikleri omuz hizasını geçmeyen koltuktur
2.4.2. Hafif koltuk
Küçük salonlarda oturma odaları için seçilen bu koltuklar bir tür kolçaklı sandalye görünümündedir. Fazla yer kaplamaz. Hafifliği nedeniyle kolay yer değiştirilebilir
Hafif koltuk, yanları açık, arkaları yarı doludur. Arkalığa ve oturma yeri normal ölçülerde olup, oturma yeri çoğu zaman minder veya hafif döşemeli olan, kolçak arası klapa ile kapatılmış veya açık bırakılmış koltuktur
2.4.3. Ağır koltuk
Ağır koltuk, yüksek arkalıklı, geniş ve derin oturma özelliği olan yüksek yay döşemeli koltuktur.
Arkalık ve yanlıklar kapalıdır. Esneme derinlikleri fazladır. Genişlik ve derinlik ölçüleri orta tip koltuklara göre arttırılmıştır. Bu nedenle ağırdır.
Büyük salonların belli başlı yerlerine, sık sık yer değiştirmemek üzere yerleştirilir
2.4.4. Orta tip koltuk
En çok kullanılan koltuk tipleridir. Arkalık ve yanlıkları gerektiğinde dolu yapılabilir. Oturuş rahattır. Kolay taşınabilir
2.4.5. Dinlenme koltuğu (Berjer)
Dinlenme koltuğu bir salonda bir veya iki tane bulunur. Okuma ve dinlenme amacıyla yapıldığı için arkalık yüksekliği omuz hizasından daha yüksek bir koltuktur (Şekil 2.23) [3].
Okuma ve dinlenme maksadıyla yapıldığı arkalık yüksekliği omuz hizasından daha yüksek bir koltuktur.
2.4.6. Televizyon koltuğu
Ev içersinde önemli bir yeri olan televizyonu, gayet rahatlıkla seyretmeye yarayan, televizyon koltukları vardır (Şekil 2.24).
Ayrıca; rahatça oturmaya, dinlenmeye ve uzanmaya yarayan bu özel koltukların değişik tipleri vardır.
Televizyon koltukları, kullanılma esnasında ihtiyaca göre-hafif bir hareketle ve kolayca dört kademeye ayarlanabilmektedir: Bunları sağlayan özel makas tertibatları olup; birincisi normal oturma, ikincisi istirahat, üçüncüsü televizyon seyretme ve dördüncüsü de uzanıp dinlenme durumlarıdır
Televizyon koltuklarının genel ölçü durumları: Genişlik : 67 – 75 cm.
Derinlik : 80 – 84 cm.
Yükseklik : 102 – 107 cm.
Oturma Derinliği : 41 – 45 cm.
2.4.7. Çalışma koltuğu (büro)
Ofis planlayıcıları çalışanların bir iş gününün %75’ini oturarak geçirdiklerini tespit etmişlerdir. Bu yüzden uygun bir oturma elemanı sağlanamazsa vücudun zarar görmesi kaçınılmazdır. Yazı yazmak veya daktilo kullanmak için öne eğildiğimiz zaman yada telefonla konuşmak için arkaya yaslandığımızda koltuğun tam rahatlık sağlaması gereklidir.
Oturma yeri öne doğru hafif yuvarlak olmalı, terletici etkisi nedeni ile yapay deri yerine gözenekli bir deri kaplanmalıdır. Ayrıca sırtlık gibi oturma yeri yüksekliğinin de ayarlanabilir, olması gereklidir. Hareket kolaylığı sağlaması açısından tekerlekli koltuklar tercih edilir[2].
Müdür koltukları büyük , geniş ve rahat olurlar. Daktilo koltukları ise kolçakları olmadan tasarlanırlar. Çünkü kolçaklar daktilo yazan kişinin hareketlerini kısıtlar. Bürolarda çalışma ortamını doğrudan etkileyen donanım gereçlerinin en önemlileri koltuk ve sandalyelerdir. Bunlar, çalışanın iş saati boyunca doğrudan ve bire bir ilişkide olduğu tek araçtır. Koltuk yada sandalyenin öncelikle insan sağlığına ve çalışma sırasındaki hareketlerine uygun olması zorunludur
2.4.8. Konferans salonu koltukları
Sinema tiyatro opera vb. yerlerde bulunan koltuklar, ev içi kullanılan koltuklardan farkı, genellikle ölçü biçim ve tarzdır. Bunlar daha sade düz biçimlidir ve sabit olarak diziler halinde salona tespit edilirler. Ölçü bakımından ev mobilyalarına nazaran oldukça farklı olmasının nedeni rahatlığı yanında çok sayıda insanın faydalanmasının sağlanmasıdır. Bunun için ölçü hususu üzerinde önemle durulmakta bina, salon ve ihtiyaç durumu göz önünde bulundurularak çok değişik ölçü kombinazonları uygulanmaktadır
2.5. Koltuk Yapımında Kullanılan Malzemeler
2.5.1. Ağaç türü
İskelet yapımında çeşitli ağaçlar kullanılmaktadır. Genel olarak her cins ağacın bulunmaması veya pahalı olması sebebiyle gürgen ağacı kullanılmakta ve çeşitli renklere boyanmakta ve cilalanmaktadır. Özellikle her tarafı döşeme ile kaplanacak iskeletlerin gürgen ağacından yapılması sağlamlık garantisidir
Ancak ağacın; çatlaksız, budaksız ve ardaksız olması gereklidir.
2.5.2. Döşemelik kumaşlar
Döşeme mobilyaları için gerekli kumaş; mobilyanın kullanılacağı yere, stiline göreceği hizmete, ağacın cinsine uygun olarak seçilmelidir.
Döşeme kumaşlarının seçiminde ve satın alınmasında üzerinde durulması gerekli olan hususlar şunlardır
2.5.2.1. Estetik yönden kumaşlar
Döşemelik kumaş, renk desen ve görünüşü ile ruhumuzu okşamalı zevkimize ve mobilya tipine uygun olmalıdır.
2.5.2.2. Ekonomik yönden kumaşlar
Kumaşın cinsi fiyatı, dayanıklılığı, dış etkilere karşı direnci, temizlenme kolaylığı, renk sabitliği vb. hususlardan her birinin kumaşın ve dolayısıyla koltuğun maliyeti üzerindeki etkisi, gerek satın alma esnasında gerekse zamanla kullanma sonucunda ortaya çıkar.
2.5.2.3. Koltuğun cinsi, tipi ve ağaç rengi
Kumaş her yönden koltuğun cinsine stil tarzına ve ağacın rengine uygun olmalıdır. Genellikle klasik tipteki koltuklarda ağaç rengine uygun bir renk ve modern tiplerde ise ağaç rengini açacak bir renk seçilmelidir.
2.5.2.4. Dokuma ve cins ve yapısı
Kumaşın dokuma cins ve yapısı incelenirken, döşenecek koltuğun döşeme tarzı ile döşeme gereçlerinin özelliklerine uygun düşüp düşmeyeceği üzerinde durulmalıdır. Günlük oturma odası, misafir odası, yemek odası, çalışma odası, yatak odası vb. yerlerde kullanılacak koltuklar için o yerin özelliğine uygun cins ve karakterde dokumalar seçilmelidir. Kauçuklu döşemeler için seçilecek kumaşın elastiki dokulu olması şarttır.
2.5.2.5. İklim ve hava durumu
Kumaşın seçiminde mevcut iklim durumu da gözetilmesi gereken hususlardan birisidir. Çeşitli elyaftan meydana gelen ipliklerde dokunan kumaşların özellikleri birbirinden farklı olduğu için, değişik hava şartlarında da ayrı etkilere sahip olurlar. Mesela; en sıcak tutan yünlü ve en serin tutan da keten dokumalardır. Güneşten en çok zarar gören ipekli kumaşlar olup, pamuklular da rengini daha çabuk atarlar. Sıcak bölgelerde, yünlü kumaş kullanmak iyi sonuç vermez; insanı terletir ve rahatsız eder. Suni deriler soğuk yerlerde sertleşir ve insanı üşütür; sıcakta da fazlaca yumuşar, insanı terleterek huzursuz eder
2.5.3. Örtü (kılıf) kumaşlar
Örtü, koltuğu toz, kir ve güneşten korumak için veya mobilyaya değişik bir karakter ve görünüş verilmek amacıyla dikilir ve kullanılır. döşeme mobilyalarına, başlıca iki tarzda kılıf yapılmaktadır.
Sabit kumaşla kaplı bulunan mobilyalar içindir. Mobilya günlük olarak kılıflı haliyle veyahut istenildiği zaman, üzerinden kılıf çıkarılmak sureti ile kullanılır.
Oturma odalarında ve otellerde fazlaca kullanılan koltuk, kanepe ve sandalye vb işler beyaza döşendikten sonra bunlara yüz kumaş kaplanmaz, yüz kumaş yerine kılıf yapılır.
Kılıf yapımında kullanılan kumaşlar, genellikle daha ince yapılır, cazip görünüşlü, sık dokulu, yıkamaya ve temizlenmeye elverişli olmalıdır
2.5.4. Döşeme gereçleri
Döşemecilikte kullanılan çeşitli gereçleri, klasik ve modern gereçler diye başlıca iki kısma ayırabiliriz. Döşeme mobilyalarında iskelet adı verilen çatkının çeşitli gereçlerle rahat oturulur veya kullanılır hale getirilmesi istenilir.
2.5.4.1. Klasik dolgu gereçleri
Bunlar çeşitli liflerden meydana gelmiş bitkisel ve hayvani maddelerdir.
2.5.4.2. Modern dolgu gereçleri
Döşeme tekniğinde, fazlaca zaman alan ve el maharetini gerektiren gereçlerin yerini daha çok kullanışlı ve seri imalata elverişli olan maddeler almağa başlamıştır. Bunlar, zaman ve işçilikten tasarruf sağlayan ve daha kaliteli, rahat, kullanışlı döşeme yapımı ve ayrıca tekamül tekniğinin bir icabı olarak meydana çıkan kauçuk ve kauçuklu maddelerdir
2.6. İskelet Durumuna Göre Koltuklar
2.6.1. Açık iskeletli koltuk
Oturma yüzeyi ve arkalık dışında kalan kısımları döşeme malzemesi ile kaplanmayan koltuktur. Bu tip koltukların iskelet kısmı dışarıdan gözüktüğü için satın alan müşteri açısından sağlam olup olmadığı daha kolay anlaşılır
2.6.2. Kapalı iskeletli koltuk
İskeletin tamamı döşeme malzemesi ile kaplanmış olan koltuktur.
2.7. Koltuk Tasarımı ve Antropometri
Koltuk tasarımı genel anlamda diğer endüstriyel tasarımlardan farklı olmakla beraber; oturma elemanından beklentiler tasarımı etkilemektedir. Bu beklentiler estetik, orijinallik, teknolojiklik, ekonomiklik ve fonksiyonellik başlıkları altında toplanmaktadır [9].
Oturma elemanlarının fonksiyonel olması; rahat, güvenli ve etkinlikle kullanılabilmesi demektir. Bu ise koltuk yapımında kullanılan malzemenin özelliği yanında, insanın antropometrik özelliklerine göre üretilmesiyle mümkündür.
Çok çeşitli tanımları yapılan “Tasarım” kavramı; yaratma, seçme ve karar verme gibi eylemleri kapsayan bir süreçtir. Bu anlamda koltuk tasarımını, düşüncenin kağıt üzerine aktarılmasından koltuğun üretilmesine kadar geçen süre içindeki yaratma, seçme ve karar verme gibi eylemlerin tümü olarak tanımlamak mümkündür.
Günlük yaşantımızda kullandığımız eşyaların her biri eğer amacına uygun olarak tasarlanmamışsa karşımıza bir sorun ve bir sıkıntı olarak çıkar. Bu nedenle tasarımcılar için eşyaların tasarlanması, geliştirilmesi, etkinliklerinin ölçülmesi ve çalışma yerinin düzenlenmesi kadar antropometrik ölçüleri bilmenin önemi de büyüktür. Koltuk tasarımında dikkat edilecek hususlar aşağıdaki gibidir;
2.7.1. İşlevsellik
Oturma elemanlarının , yer aldığı mekanda kendisinden beklenen amaçları (oturma, dinlenme vb.) gerektirdiği gibi yerine getirebilmesi özelliğine işlevsellik denilmektedir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için benzerlerinden daha üstün olacak şekilde tasarlanması gerekir.
2.7.2. Teknolojilik
Tasarımın mevcut üretim tekniklerin en gelişmiş olanlarıyla üretilmesi gerekir. Bu amaçla tasarımda üretim ve ölçü bakımından uygunluğa ulaşabilmek için seçilen malzeme ve konstrüksiyon belirtilen biçim, form, renk, ölçü ve dokuda olması gerekir.
2.7.3. Orijinallik
Bu kavram, tasarımın esasını oluşturan yaratma, seçme karar verme ile yeniye ve orijinale ulaşma mantığından kaynaklanmaktadır. Koltuk kendisinden yapılmış olanlara göre mutlaka yenilik arz etmeli, çağın kültürlerini yansıtmalı ve kesinlikle kopya olmamalıdır.
2.7.4. Estetiklik
Tasarımın ayrılmaz bir parçası olan bu terim, görsel yanını vurgulamaktadır. Bu nedenle, koltuk, bulunduğu mekan içerisinde yaşayan insanın beğenisini kazanarak, ona sahip olma zevki ve heyecanı verecek estetik özelliklere sahip bir ürün olmalıdır.
2.7.5. Ekonomiklik
Her yeni gelişmede aranan bir unsur olarak ekonomiklik, yukarıda belirtilen özelliklere sahip ürünün uygun fiyat ile tüketiciye sunulabilmesini gerektirir
2.8. Koltuk Tasarımında Ölçü ve Norm
Rahatlık ve huzur içerisinde kullanmamız gereken mobilyalarda, gözetilmesi gereken hususların en önemlilerden birisi “ölçü” durumudur. Mesela dar bir koltuğa oturmak insana sıkıntı verir.
Koltuğu gerektiği biçimde kullanma durumu (ki bu rahatlık ile, ifade edilebilir) birinci olarak ölçü oranı, ikinci olarak ta döşeme yapısına bağlıdır
Ölçü, konstrüksiyon ve döşeme bakımından kullanışlı olmayan bir oturma, dinlenme koltuklarında; insanı sadece rahatsız etmekle kalmaz, aynı zaman da işkence ve huzursuzluk kaynağı olur.
Döşeme mobilyalarına ait ölçü ve norm değerleri, normal yetişkin bir insanın vücut yapısı, dolayısıyla ölçülerinin uyduğu “Altın Bölüme” e göre ortaya çıkarılmıştır
Ölçü ve normların tespiti için; normal, yetişkin bir insanın (erkek) tabanından tepe noktasına kadar olan boy ölçüsü (Şekil 2.31-a-b)’de belirtildiği gibi 20 eşit parçaya bölünür
2.8.1. Ölçü ile norm
Normal olarak bir insan boyu 1.70 metre kabul edilerek, her bölüm için 170 ¸ 20 = 8.5 santimetre bulunur. Buna göre, gerekli ölçü ve norm durumlarını ele alırsak:
2.8.1.1. Oturma yüksekliği
Mobilyada oturma durumu için, tabandan diz bükümüne kadar olan mesafe, oturma yüksekliği olup beş bölümden ibarettir. Buna göre : 5x 8.5= 42,5 cm. ortalama olarak 42 cm. bulunur (Şekil 2.32). Bulunan bu ölçü, mobilyanın oturma (font) kısmının ön yüksekliğidir.
Oturmada rahatlık sağlayıcı bir unsur olarak-iskelet ve döşeme durumu ile mobilyanın cinsine göre-oturma kısmının arka tarafındaki yüksekliği; öne nazaran 0 – 6 cm. kadar az olmalıdır. Yani, arka kısmın font yüksekliği 42 – 6 = 36 cm. olabilir.
2.8.1.2. Oturma derinliği
Diz bükümünden kalçaya kadar olan mesafe altı bölüm olup, oturma derinliğini verir. Bunun için: 6×8.5 = 51 cm. bulunur.
Buna göre, oturma mobilyalarında, oturma durumu için, yükseklik ve derinliğin beraberce toplam olarak 5 + 6 = 11 bölüm ettiği görülür. Bu ise: 11 x 8.5 = 93.5 cm. ve ortalama olarak 93 santimetre eder.
Oturma ve rahatlık için, üzerinde durulması gereken en önemli ölçü budur. Değişik mobilya tip ve formlarına göre; oturma yüksekliği ile derinliğine ait ölçülerin toplamı 11 bölüm = 93 cm. sabit kalmak şartıyla-ters orantılı olarak azalıp çoğalabilir.
Örnek olarak; yüksekliği 40 santimetre olan bir koltuğun derinlik ölçüsü 93 – 40 = 53 cm. olmalıdır.
2.8.1.3. Arkalık yüksekliği
Oturma mobilyalarında arkalık yüksekliği- mobilyanın, cins ve özelliğine göre-başlıca üç kademede ayarlanmaktadır
1- Normal olarak, arkalık kısımlarının yüksekliği için, kalçadan omuz hizasına kadar olan beş bölüm alınır ve 5 x 8.5 = 42.5 cm. bulunur. Yalnız bu ölçü, oturma yerinin arka kısmındaki yüksekliğin üzerine eklenmelidir. Şayet font’un arka tarafındaki yükseklik öne nazaran düşükse örneğin 36 cm. ise, arkalık için: 36 + 42.5 = 78.5 cm. yuvarlak olarak 80 cm. bulunur.
2- Arkalık kısmı, oturulduğu zaman enseye kadar gelecek şekilde, yüksek istenirse; 7 bölüm hesaplanır. buna göre 7 x 8.5 = 59.5 + 36 = 95.5 cm. ve ortalama olarak 95 cm. bulunur.
3- Şayet arkalık, insanın yanak kısmını kavraması yani başın tamamen arkaya dayanması durumuna göre istenirse (ki bu tip koltuklar ağır istirahat koltukları olup, bunlara meslek dilinde “Berjer koltuk” adı verilir) 8 bölüm alınmalıdır. Buna göre 8×8.5 = 68 + 36 = 104 cm. ve ortalama olarak ta 105 cm. bulunur
Bazı şekillerde bu yükseklik dokuz bölüm olarak alınabilir. Bu duruma göre arkalık yüksekliği olarak: 9 x 8.5 = 76.5 + 36 = 112.5 cm. Döşeme font kısmı, yumuşakça veyahut fazla elastiki olursa, o zaman bu ölçüler oturma esnasında kendiliğinden fazlalaşacağından, bu gibi durumlarda; arkalık yüksekliğinden 5-8 cm. kadar düşülmesi gerekir
2.8.1.4. Kolçak yüksekliği
Kol yüksekliğinin de diğer ölçüler gibi hesaplanması gerekir. Tabandan diz bükümüne kadar beş bölüm, dirsekten kalçaya kadar 2,5 bölümdür. Böylece, oturma yüksekliği ile kol yüksekliği arasında 1/2 oranının mevcut olduğu ortaya çıkar: 2,5 bölüm: 5 bölüm: = 1/2. Mesela: 42 cm’lik oturma yüksekliği için, rahat bir kol dayanma yüksekliği; 42 + 21 = 63 cm. olmalıdır.
Font döşemesinin, fazlaca elastiki olduğu durumlarda bu yükseklik 5-8 cm. azaltılabilir.
2.8.1.5. Oturma genişliği
Oturma genişliği için de normal olarak esas alınan yirmi bölümden faydalanılır.
Normal durumda, yetişkin bir insanda; yanlamasına biçimde kolların açılarak uzatılması ile elde edilen genişlik ölçüsünün, boy ölçüsüne eşit olduğu görülür. Buna göre, vücut boyu çap olmak üzere daire içerisine alınan bir insanda, normal olarak, vücudun taban, tepe ve iki elin parmak uçları bu daire çemberi üzerinde bulunur. Bu dairenin merkez noktası, yanlamasına dönmüş vücut üzerinde aşağıya doğru sarkıtılmış olan kolun bilek mafsalına rastlar (Şekil 2.34 ve 2.35).
Boyda olduğu gibi, genişliği de 20 eşit parçaya bölecek olursak; vücut genişliği için altı bölüm bulunur
Buna göre, oturma genişliği için: 6 x 8.5 = 51 cm. hesaplanması gerekir (Şekil 2.31.c ve 2.35). bu ölçüye, ayrıca 2-3 cm. kadar elbise kalınlık payları ekleyecek olursak; esas oturma genişliği için 53- 54 cm. alınması en doğrusudur [9].
Bütün tespit etmiş olduğumuz ölçüler gayet tabiidir ki mobilyanın iç ölçüleridir. Bunlara ayrıca kol, arka döşeme kalınlıkları gibi ölçüler eklenmek suretiyle tam derinlik ve genişlik ölçüleri ortaya çıkacaktır[9].
2.8.1.6. Arkalığın yatıklığı
Genel olarak bütün oturma mobilyalarında gerekli rahatlığın sağlanması bakımından, arkalık kısımları geriye doğru yatık biçimde yapılır. Arkalık kısmının bu yatıklığı; mobilyanın cinsine, kullanma amacına ve biçimine uygun olarak ayarlanmalıdır. Bunun için; alçak arkalıklı koltuklarda, esas yüksekliğin %10’u civarında bir geniş açı meydana getirir
Yüksek arkalıklı dinlenme koltuklarında bu yatıklık %15-20 olarak alınmalıdır. Çeşitli oturma mobilyalarına ait arkalık yatıklık durumları (Şekil 2.37-a, b, c, d)’de gösterilmiştir.
Altın bölüme uygun olarak, normal bir insan vücut ve boyuna göre, elde edilen yukarıdaki ölçü normlarından faydalanarak-oturma elemanını kullanacak kimsenin boy durumuna göre-özel, şahsa bağlı kullanışlı, koltuk ölçüleri tespit edilebilir.
Örnek olarak 175 cm boyundaki bir kimse için uygun oturma mobilyası ölçülerini bulalım.
Burada, bir bölüm için yaklaşık olarak 9 cm. bulunur.
175 ¸ 20 = 8,75 cm. Buna göre:
Oturma yüksekliği : 5 x 8,75 = 44 cm.
Oturma derinliği : 6 x 8,75 = 53 cm.
Oturma yüksekliği oturma derinliği: 11 x 8,75 = 96 cm.
Oturma genişliği : 6 x 8,75 + 2 cm. elbise payı = 54cm.
Arkalık yüksekliği : 5 x 8,75 + 39 = 83 cm.
Kolçak yüksekliği : 44 + 22.5 – 5 = 61 cm. bulunur.
2.8.2. Tasarım ilkeleri ve tasarım elemanları
Tasarımcının düşünce ve görüşlerini ifade etmek ve sunmak amacıyla kullandığı bütün öğeler olarak tanımlanan “Tasarım Elemanları” ise mobilya tasarımı çerçevesinde 4 başlık altında toplanmaktadır
2.8.2.1. Biçim (Form)
Bir mekanın, bir koltuğun şekli veya bir bütün olarak tanımlanabilen biçim, çok çeşitli şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Biçim ve fonksiyonellik arasında sıkı bir ilişki vardır. Fonksiyonellik kadar estetiklik, ekonomiklik ve orijinallikle ilgili isteklerimizin de karşılanması gerekmektedir
2.8.2.2. Ölçek, oran ve ritm
Tasarım elemanı olarak ölçek ile insan ölçüsü ve koltuk elemanları arasındaki ilişki anlaşılmaktadır. Koltukların her şeyden önce onları kullanan insan ölçüleriyle orantılı, aynı zamanda kendi içinde ölçülü ve çevre elemanları ile uyumlu olması gerekmektedir
2.8.2.3. Renk
Görselliği en fazla etkileyen bir tasarım elemanı olarak renk; koltuğun amacını ve mevcut ışık ilişkilerini çok çeşitli şekillerde düzenleme olanağı vermektedir. Örneğin, misafir odasında bulunan koltuğun mobilyanın rengine uyum sağlaması
2.8.2.4. Doku
Yüzeylerin karakterlerini belirleyen bir tasarım elemanı olan doku, genellikle iki gruba ayrılmaktadır. Bunlar dokunularak hissedilen yumuşak, sert veya düzgün kaba yüzeyler ile görsel olarak hissedilebilen yüzeylerdir
2.8.3. Tasarım ve antropometri
İnsan vücudunun ölçüleriyle ilgilenen bir bilim dalı olarak antropometri, insanlar tarafından kendisine yardım ve hizmet eden bütün eşya ve araç tasarımının ayrılmaz bir parçasıdır
Günümüze kadar sürekli araştırılmış olan insan ölçüleriyle ilgili olarak yapılan çalışmaların en ünlüleri Leonardo da Vinci ve Le Courbusier’in insan ölçülerine ilişkin yaptıkları çizimdir. Mobilya tasarımı için insan boyutlarıyla ilk araştırmalar ise 1918yılında Kaare Klint tarafından yapılmıştır.
Bu konuda, özellikle gelişmiş ülkeler kendi insanlarının standart vücut ölçülerini belirleyerek, koltuk yapımını bu ölçülere göre en uygun boyut, biçim, kullanma ve hareket serbestliğini sağlayacak şekilde gerçekleştirmektedir.
Antropometrik veriler bilindiği gibi ırk, yaş, cinsiyet,beslenme, sağlık, spor, istek dahili yapılan değişiklikler vb. gibi bazı faktörlere göre değişim göstermektir. Bu yüzden tasarım etkinliklerinde ortalama ölçüden ziyade dağılım ölçüleri göz önünde tutulmalıdır. Bu ölçüler, dağılımın en azından %90’lık kısmını içine almalıdır. Örneğin, ortalama insana göre tasarlanmış bir koltuk düşünelim. Bu ortalamadan kısa olan insanlar koltuğa oturdukları zaman ayakları yerden kesilebilir veya parmak uçları yere değebilir. Ortalama insanın uzanabileceği ölçüye göre düzenlenmiş bir rafa, bu ortalamadan kısa bir kimse erişemeyecektir.
Son yıllarda AT ülkelerinde ortalama insan ölçülerine uyumlu, en uzun ve en kısa Avrupa’lıyı da dışarıda bırakmayacak vücut ölçülerinin saptanmasına çalışılmaktadır. Aşağıdaki şekilde kuzey ve güney Avrupa insanın standart vücut ölçüleri görülmektedir
Görüldüğü gibi kuzey Avrupalı, güneyliye göre ortalama olarak boyda 10 cm., omuz genişliğinde 2 cm., el uzunluğunda 1 cm., bacak uzunluğunda 11 cm. büyüktür.
Ülkemiz insanına ait antropometrik verilere gelince yetersiz olmakla beraber sınırlı sayıda vatandaş üzerinde yapılmış olan araştırma sonuçlarına göre Türk insanı için aşağıdaki (Çizelge 2.2)’de verilen antropometrik ölçüler belirlenmiştir.
2.8.4. Tasarımda önemli olan antropometrik ölçüler
Farklı amaçlara göre değişik antropometrik ölçü düzenlenmeleri bulunmakla beraber, mobilya endüstrisinde önemli olan antropometrik ölçüler aşağıdaki gibi belirlenmiş ve tanımlanmıştır (Şekil 2.39).
A- Boy: Kapılar, kemerli geçitler, tavanlar, çatı yüksekliği ve yataklar.
B- Dirsek yüksekliği: Dik pozisyonda kullanılan masa ve sandalye gibi çalışma yüzeyleri.
C- Kalçadan yukarı yükseklik: Oturma alanları üzerindeki destekler.
D- Kalçadan dirsek yüksekliği: kalçalar, oturarak kullanılan masa ve sıraların çalışma yüksekliklerinde.
E- Kalçadan göz yüksekliği: Pencere yüksekliklerinin belirlenmesinde.
F- Zeminden diz yüksekliği: Masa, sıra vb.’nin alt açıklarının belirlenmesinde.
G- Zeminden kalça altına olan yükseklik: Oturma yeri yüksekliklerin belirlenmesinde.
H- Kalça-bacak açıklığı: Oturma yeri derinliği ölçülerinin belirlenmesinde.
İ- Omuz genişliği: Arkalık genişliğinin belirlenmesinde.
J- Oturmuş halde kalça genişliği: oturma yeri genişliğinin belirlenmesinde.
K- Bacak kalınlığı: Oturma yeri ve masa vb. arasındaki mesafenin belirlenmesinde.
L- El uzunluğu: Kavranması gereken nesnelerin ölçülendirilmesinde.
M- El genişliği: Kavranması gereken nesnelerin ölçülendirilmesinde.
N- Omuz- dirsek arası: Arkalık yüksekliğinin belirlenmesinde.
O- Dirsek- bilek arası: Kolçak boyunun belirlenmesinde.
2.8.5. Koltuk tasarımında bilimsel yaklaşım
2.8.5.1. Oturma işlevi
Oturmak, güç kullanma açısından dinlenme şeklidir; dik durma ve yatma durumunun arasında bir duruştur. Özellikle bacakların yükünün azaltılması sözkonusudur. Tam olarak insanın dizlerinden bükülü ancak sırtın dik konumda olması halinde oturma elemanı olarak adlandırılan nesneye dayanarak destek alması ve konumunu koruması durumuna oturma diyoruz
Vücudumuzdaki kasları oturmak için kullanmaya çalıştığımızda, ne kadar dayanıklı olursak olalım, konumumuzu uzun süre koruyamayız. Bu ayakta durma ile yatma pozisyonda dayanak olarak bir araca ihtiyaç duyarız. Bu dayanak bir tabure, bir arkalıklı sandalye veya bir koltuk olabilir. Esas fonksiyonu”üstüne oturulmak”olan bu kullanım aracı oturma işlevinin tamamlayıcı unsurudur.
Oturmanın farklı biçimleri vardır. Kibarca iskemlenin ucuna ilişmek, rahat bir koltuğa yorgunluktan gömülmek, rahatsızca sıra beklemek ya da arkanıza yaslanıp sohbete dalmak. Her ne şekilde olursa olsun oturma elemanlarının tasarımı, oturma işlevinin amacıyla doğru orantılıdır. Örneğin, fast-food yemek için bulunduğunuz mekanlarda oturma elemanları yemeğinizi biran önce yiyip gitmeniz amacıyla tasarlanmıştır. Örneğin dişçi koltuklarındaki amaç hastanın konforu değil dişçinin rahat çalışabilme esasıdır. Aynı şeyi berber koltukları içinde söyleyebiliriz. Ama sonuç ne olursa olsun oturma işlevini gerçekleştirmek için oturma elemanlarına ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın kullanıcıyla maximum uygunluğunu sağlamakta tasarımcılara düşüyor.
2.8.5.2. Oturma elemanlarının insan vücuduna
uyumu ve teknik özellikleri
1- Kas sisteminin yükünü hafifleten, omur arası disklere olan basıncı azaltan bacak ve kalçalardaki ezilmeleri önleyen dengeli bir vücut şeklinin korunmasını sağlamak gereklidir.
2- Oturma pozisyonunun sıkça değiştirilebilmesi önemlidir. Böylece eklem ve kaslardaki rahatsızlıklar önlenecek ve daha uzun oturabilmek mümkün olacaktır.
3- Aşırı rahat oturmanın önlenmesi de sağlanmalıdır. Aşırı rahat oturma pozisyonunda gerekli uyarılar, uyanıklığı sağlayan merkeze ulaşmayacak ve erken yorgunluk ortaya çıkacaktır.
4- Tehlikeli olabilecek durumlar önlenmelidir.
5- Oturma mobilyasının ilgili olduğu çalışma alanıyla veya kullanım alanıyla olan ilişkisinde bacak ve kollar için gerekli alanın sağlanması gerekir.
Oturma alanın derinliği yaklaşık olarak 40-43 cm.’dir. Oturma alanının şekli kaba etlere doğru destek verecek şekilde olmalıdır. Oturma yüzeyinin ön kısmının yuvarlatılması gereklidir. Bu yapıda yüzeye yakın olan sinirlere doğrudan baskı azalacak böylece karıncalama, uyuşma ve ağrılar önlenebilecektir. Tromboz ve damar rahatsızlıkları olan kişilere oturma yüksekliğinin azaltılması önerilir. Normal koşullarda sağlıklı değildir. Oturma alanın arka yarısına uygulanan ağırlık daha fazla olduğundan, oturma yüzeyinin üçte birlik arka kısmında döşeme ön tarafa göre daha sert olmalıdır.
Önemli bir nokta da oturma yüksekliğinin ayarlanabilir olmasıdır. Bu yükseklik yerden 42-54 cm olmalıdır. Bunun nedeni;
a) Pozisyonun değiştirilmesi yapılan işe bağlıdır. Manuel yapılan işlerde “yazı yazmak” gibi ve düşünme eylemi arasındaki farklılıklar oturma şeklini de etkiler. Kollarımızı masaya dayayarak oturma alanının ucuna oturabildiğimiz gibi, tamamen geriye gidip, sırtımızı dayayabilmemiz gerekir.
b) Oturma yüksekliği vücut ölçülerine göre değişir. Uyluklar, diz ekleminin tam dik açı yapma durumunda yatay olarak oturma alının üstüne dayanmalıdır. Yardımcı ayak dayanağının kullanılması düşünülebilir.
Omuzların ve onu taşıyan kas sisteminin yükünün azaltılabilmesi için, kolçaklara gereksinme vardır. Kolçakların yüksekliği oturma yüzeyinden yaklaşık 21-25 cm. olmalıdır. Yumuşak bir döşeme gerekli değildir; sadece sinirlere doğrudan baskıyı önlemek için öne doğru eğimli olması gerekmektedir. Kolçaklar arası 42-45 cm.’dir.
2.8.5.3. Oturma fizyolojisi
Oturan insan gözlemlenirse, ayakta duran gövdeden farklı bir statiği olduğu görülür. Gövdenin ağırlığı ayaklarda değil, kaba etlerdedir. Eğer yere basılıyorsa, bir miktar ağırlıkta ayaklar tarafından karşılanır. Gövde, baş ve kolların kütle ağırlık merkezi dokuzuncu göğüs omurgasının önündedir. Denge sağlanabilmesi için, gövdenin ağırlık ekseninin destekleyen yüzeye düşey konumda olması gerekir. Destekleyen yüzey, oturma yüzeyinin önünde, uyluk arkasından kaba etlerin arkasına kadar olan yüzeydir. Eğer ayaklar yere değiyorsa, destek alanı ayak parmaklarının ucuna kadar uzanır. Denge sağlanırken omurga bükülür ve kütle ağırlık merkezi mümkün olduğu kadar öne alınır. Genelde omurganın tümü kifoz durumundadır. Gövde ağırlık ekseni geriye doğru giderek destek alanının dışına çıkıyorsa, arkalık benzeri bir nesneyle desteklenmesi gerekir.Gövde, oturma eylemi içinde değişikliğe uğrar. Kalça ve diz eklemleri bükülür, omurga öne doğru eğilir. Bu konumda tekrar dikilme mümkündür.
Oturma duruşu, ağırlık eksenini destekleyen alanla ilişkisine bağlıdır. Ortalama denge, gövde ağırlık noktası omurga kemiğinin üstündeki iken sağlanır. Oturan insanın ayakları bir tartıya bastırılarak duruşun doğruluğu ölçülebilir. Ortalama oturma duruşunda ayakların ağırlığı 0,35xg’dir (gövde ağırlığı). Geriye doğru yaslanıldığında ayaklar gövde ağırlığının dörtte birinden azını, öne doğru yüklenildiğinde ise dörtte birinden fazlasını taşırlar.
Otururken dolaşım sistemin yükü azalır. Bunun nedeni kan damarlarına olan ağırlık gücünün etkisinin azalmasıdır. Ayakta durduğumuz zaman kan bacak damarlarında birikir. Kan basıncı ile beynin beslenmesi önlenir. Otururken bacaklardaki güçlerin azalmasına karşın gövdedeki özellikle boyun ve omuz bölgelerindeki kaslar zorlanırlar. Bunun nedeni gereken duruşun sağlanması ve omurganın kıvrılmasına karşın başın aktif bir biçimde tutulmasıdır.
Dik oturmak kalçanın öne doğru alınmasını gerektirir ve özellikle bel bölgesindeki kasların gerilerek yerçekimine karşı koymasıyla sağlanır. Dik oturmada eğer arkalık gibi gövdeyi dıştan destekleyen bir nesne yoksa, sırt kaslarının daha fazla çalışmasına neden olur.
2.8.5.4. Oturma Patolojisi
Oturma şeklinde bacakların yükü azaltılırken, gövdeye özellikle omurgaya çok yük düşmektedir. Oturmak omurga için ağır bir iştir. Bunun nedeni daha farklı bir omurga duruşunu gerektirmesidir; değişik statik nedeniyle bel kısmından bir eğilme neden olur. Omur arası disklere olan basınç dik durumda veya kifozda kendini belli eder. Bu basınç ayakta durma şekli olduğundan daha yüksektir. Bel bölgesindeki farklılık %40-50 arasındadır. Kısa sürede önemsiz gibi duran bu fark uzun süre içinde kendini belli eder. Bu nedenle uzun süreli oturarak çalışmada diskleri etkileyen zorlama ve ezilme nedeniyle önlenen özümseme işlemi önemli deformasyonlara neden olmaktadır. Aynı şekilde omur eklemleri de etkilenmektedir. Eklem kıkırdakları da aynı şekilde kötü beslenmekte ve eklem kapsülleri de doz nedeniyle esnemeden dolayı zorlanmaktadır. Böylece uzun oturma sonunda çok yaygın olan tutukluk şikayetleri ortaya çıkmaktadır. Kalıcı rahatsızlıklara neden olan bu zorlanmalar önceleri erken yorulmalara, iş gücünün azalmasına sonra da normal hareketlerin yapılamamasına kadar varabilir. Bu nedenle çalışma sırasında oturma, ayakta durma ve dolaşma gibi eylemlerin sık sık değiştirilerek yapılması gerekir [3].
Duruş ve hareketler değişik kas gruplarının beraber çalışmaları sonucunda ortaya çıkar.
Uzun oturmalarda kalça eklemlerinin eğik tutulma duygusu baskındır. Vücudun dik tutulması ile ilgili hareketlerden uzaklaşılması sonunda düzgün oturma unutulacak ve ayakta durulduğu zaman da organizma hafif kamburumsu şekli almaya yönelecektir. Oturma sırasında omurganın dikleştirilmesi sık olmakla beraber kalça eklemlerinin dikleştirilmesine gerek duyulmayabilir, böylece gövdenin dik tutulması tamamen unutulacak ve “kötü alışkanlık” sürekli duruş halini alacaktır.
Dinlenme konumunda kas sistemi maksimal gücünün %30’unun altında kullanır. Maksimal güç bütün kasların istendiği zaman gerilme durumudur ve kasın tüm gücünün üçte ikisini oluşturur. Üçte biri ise, korunan yedek güçtür ve ancak çok gerekli durumlarda ortaya çıkar. Bedensel hareketlilik için duyulan isteksizlik, oturarak yapılan iş sonucunda uyanık olma bilincinin azalmasıyla artacaktır. Oysa, uyanıklık merkezi sürekli uyarılmayı ister. Bu dürtüler azalırsa yorgunluk belirtileri görülür ve kişinin iş gücünde azalma ortaya çıkar. Oturarak çalışan insanın yoğun bir konsantrasyon gerektiren işler yapması merkezi sinir sistemini yorar. Bu yorulma bedensel iş gücü sınırı ile çoğunlukla eş değer olarak kabul edilir ve gerçek fiziksel yüklenme yanlış değerlendirilir. Mesleki zorlama psişik güç sınırına dayanırken bedensel yararlanma eksik kalacak ve bedenin hareketlilik derecesi eksik değerlendirilecektir. Bedenin eksik zorlanması bazı sağlık sorunlarına neden olacaktır. Bu rahatsızlıkların nedeni, hareket azlığıdır. Kalp ve dolaşım sistemi giderek çevrenin baskısına karşı gerekli ani reaksiyonları gösterme becerilerini yitirecektir. Dış uyarıların çokluğu ve ruhsal yüklenmeler bedende sürekli tehlike işaretleri verecektir. Bu nedenle stres sözcüğü moda halini almıştır; ardında saklanan anlam, kişinin verimliliğiyle karşı karşıya kaldığı baskı arasındaki tutarsızlıktır. Oturma rahatsızlıklarından doğan sorunları çözmek isteyen kimse, çalışma çevresinin insancıllaştırma sınırlarını ev çevresine kadar yaymalıdır. Bu salt ergonomik veri ve kurallara uymakla çözülemez; ama, yine de anlamlı ve sağlıklı bir yaşantı için önemli bir ön koşuldur. Oturma mobilyalarının amaca yönelik doğru yapısı önemli bir sorun çözecektir .